MERHABA, BEN TÜLAY DİKMEN
Çini sanatlarıyla uzun yıllardır iç içeyim ve bu süreçte geleneksel tekniklerle modern dokunuşlar birleştirerek kendime özgü eserler üretmeye çalışıyorum. Her bir çini parçası, bana, duyduğum sevgi ve sanata olan tutkumun bir yansımasıdır
Bu yolculuğum aslında bir hobi olarak başladı. Boş vakitlerimi değerlendirmek amacıyla öğrendiğim çini sanatı, zamanla hayatımın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Profesyonel olarak bu alanda ilerlemek için cok geç kaldığımı düşündüğüm bir dönemde, Ayşe Kulin’in “Füreya” isimli romanını okudum. Bu eser, bana cesaret verdi ve hiç de geç kalmadığımı anlamamı sağladı. Kendimi bu yolda daha kararlı bir şekilde ilerlerken buldum.
Sanatın, geçmişin izlerini taşıyan ve aynı zamanda geleceğe taşınması gereken bir alan olduğunu düşünüyorum. Ben de bu geleneği sürdürerek, kendi yorumumla yeniden hayat vermek istiyorum.
Web sitemde, sizlere sergileyeceğim çini eserlerimi sunmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Her parça, titizlikle hazırlandı ve tasarlandı. Umarım, bu sanatın güzelliklerini benimle paylaşmaktan keyif alırsınız.
Sanatın herkese ilham verdiğine ve herkesin kendi tarzini bulabileceğine inanıyorum. Siz de benimle bu yolculuğa katılmak isterseniz, eserlerimi keşfetmeye davetlisiniz!
…
Çini sanatı, toprağın ve suyun dansıdır; renklerin ve desenlerin buluştuğu bir estetik serüvendir. Mavi ve yeşilin derin tonları, Osmanlı’nın zarafetini yansıtırken, her parça bir hikaye anlatır. Gelenekten geleceğe uzanan bu miras, yalnızca duvarları süslemekle kalmaz, ruhlara dokunan bir kültürün yankısını taşır. Çini, geçmişin izlerini geleceğe taşıyan, zamanla harmanlanmış bir güzelliktir.